27 Kasım 2009 Cuma

BÖLÜM 4: ALDATAN ERKEK NASIL ANLAŞILIR

Artık biliyorsunuz, erkek aldatıyorsa bir sebebi var!

Ama yinede aldatılıp aldatılmadığını bilmek istiyorsanız mutlaka hafiye tutmanıza gerek yok, paranıza yazık, o parayla alışverişe çıkın, gezin, tozun, olmadı tatile gidin.

İşte size en gerçek aldatılma kanıtları;

Eşiniz durduk yerde size daha önce kullanmadığınız bir parfüm hediye ederse, aha! Bu mutlaka düşüp kalktığı kadının parfümüdür ve üzerine sinen kokuyu kamufle etmek için aynı parfümden sizinde kullanmanızı istemektedir!

-Necati gel bakim sen böyle!?

-Ne oldu hanım?

-Ay bu parfüm kokusuda ne Necati? Hangi şırfıntının kokusu lan bu!?

-Hayatım sen ne saçmalıyorsun yaaa!? Geçen gün hediye ettiğim parfüm bu, sana sarılınca kokusu bana da sinmiş işte güzelim.

-haaaa, ay aşkım kusuruma bakma ne olur, durduk yerde günahını aldım!

Normalde hep açık renk, özellikle beyaz renk gömlek giyerken, birden koyu renk, özellikle de kırmızı türevleri giymeye başlamışsa ruj lekesini kamufle etmek içindir, zekice bir yöntemdir takdir etmek gerekir!

Çift cep telefonu kullanmaya başlamışsa ve cep telefonlarından biri eve gelince ya da gelmeden önce anında kapatılıyorsa dikkat, postacı kapıyı bir kez çalar!

Tek cep telefonu varsa, ancak telefonun arama kaydı devamlı sıfırlanıyorsa vardır bu işte bir iş, hadi hayırlı işler Necati!

Erkeğiniz duştayken hiç boş yere cep telefonunu alıp rehberde tanımadığınız bir kadın ismi aramayın! Sizi aldattığı kişiyi mutlaka bir erkek ismiyle kaydetmiştir, gerçek adıyla kaydedecek kadar salak değildir, öyle bir halt yemişse o zaten bizden biri değildir, yani hayvan değil hayvan oğlu hayvandır!

Normalde akşam iş dönüşü eve geldiğinde az çok ter kokmuyorsa, üstüne üstlük şampuan, sabun kokuyorsa duş almış demektir! Niye ki acep?

Normalde önceden hiç alışkanlığı olmadığı halde eve geç gelmeye başlamış ve bunun için iş bahaneleri uyduruyorsa, o saatlerde aradığınızda telefonu kapalı ya da açılmıyorsa “iş üstündeyim rahatsız etme” demektedir haberiniz olsun! E bırakın sizde adamı rahatsız etmeyin!

Aldatmıyorsa alnından öpün, aldatıyorsa dönün bakın suçu kendinizde arayın!

BÖLÜM 3: BEREKET TANRISI

Hani hep dersiniz ya, “şu erkeklerin de varı yoğu bir zevk verdirgeçleri var, o da olmasa ne yaparlardı acaba?” diye. (Zevk verdirgeç ne demek unuttuysanız eğer, bakınız; Giriş kısmı. Hayır, çok çabuk unuttuğunuzu biliyorum o bakımdan hatırlatayım dedim)

Eski dönem erkek heykellerini inceleyin isterseniz, hepsinin malı mülkü ortadadır. Neden? En önemli yerimizi iyice irdelemek için tabiki! Siz hiç bu şekilde yapılmış bir kadın heykeli gördünüz mü?

Evet, biz erkeklerin varımız yoğumuz bir zevk verdirgecimiz var ve bununla övünürüz, neden?

Sizin var mı şekerim?

Yok değil mi? O zaman konuşmayın!

Şaka bir tarafa (ki her şakada bir gerçek payı olduğunu unutmamakta fayda görüyorum) bu konunun sizi ilgilendiren tarafına geleyim;

“Ebat mı, işlev mi?” sorunsalı!

Gerçek şu; ufacık şeyin işlevi olsa ne olur? Diş kovuğunu doldurmaz hesabı!

“Ebat değil, işlev önemlidir” sözü, zevk verdirgeci küçük olan erkekleri teselli etmek için uydurulmuş koca bir yalandır, hepsi bu!

Zevk aldırgacın içi, derinin oldukça altında olan ve miktarı çok az olan sinirlerle örülüdür. Bu böyledir çünkü erkek organında olduğu gibi sinir ağı çok sık ve deri yüzeyinde olsaydı çocuk doğurmanın acısına hiç bir kadın katlanamazdı!

Yani Tanrı size kıyak geçmiş aslında, sevildiğinizi bilin!

Şimdi, hem deri yüzeyinin oldukça altında hem de sınırlı sayıda olan ve hissedip zevk sarhoşu olmanızı sağlayan bu sinirlerin uyarılması için, ciddi bir baskı uygulanması şarttır. Ancak bu baskının yeterli düzeyde olabilmesi için, zevk verdirgecin özellikle eninin kalın olması ve elbette boyunun da endamlı olması gerekmektedir.

Bir kadının zorlanmadan orgazm olabilmesi için gereken ebat en az 14 cm’dir, bu uzunluğu bir de kol gibi diye tabir edilen kalınlık süslerse değmeyin keyfinize.

Peki, bir erkeği gördünüz beğendiniz, veresiniz geldi. Ok, ama çıkarta göster, malı bi görelim diyemezsiniz, teknik açıdan itici durur, yakışık almaz, sizin gibi cici bir hanım kızımıza hiç mi hiç yakışmaz.

Ne yapacaksınız peki?

İki yol var.

Birincisi daha önce o erkekle birlikte olmuş bir tanıdığınızdan referans almak, ki kesin bilgi demektir bu. (ancak referans verenin size gıcığı varsa o ayrı)

İkincisi ise % 90 tutan bir yöntemdir.

Nedir bu? Şudur;

İslam metafiziği aklınızın alamayacağı kadar derindir ve çok ilginç bilgiler barındırır. Bunlardan biride fizyonomi, yani kişilerin fiziksel görünümlerine göre, görünmeyen özelliklerini tahmin etme yöntemidir.

Fizyonomi bilgileri ile bugüne değin birebir görüşüp soruşturduğum kadın kız tayfasından aldığım bilgiler arasında ciddi bir paralellik olduğunun fark ettim ve altın değerindeki bu bilgiyi de sizlerden esirgememeye karar verdim, sevildiğinizi bilin!

Sarışın ve mavi gözlü erkeklerin zevk verdirgeci genelde küçüktür ve bu erkekler yatakta rezalettir. Ayrıca çok çabuk boşalırlar ve size seksi zehir ederler.

-Necati nooooldu?

-Erken boşaldım be canım!

-E bu hep böyle olacaksa baştan söyle de bende erken boşanayım canım!

Esmer erkeklerin zevk verdirgeci genelde ideal ebatlarda ya da üzerindedir ve yatakta azmış boğa gibidirler! Bilmem anlatabildin mi? Nerden mi biliyorum? E ben de esmerim şekerim!

Kumral erkeklerin zevk verdirgeçleri ise ortalama bir değere sahiptir ve yatak performansları da eh işte nispetindedir.

Vücudu kıllı erkeklerin cihazları göreceli olarak daha büyük olurken, kılsız vücutlu erkeklerin cihazı daha küçüktür.

Şimdi, seçin beğenin alın götürün!

Hazır yeri gelmişken şu meşhur G noktanıza da bir dokunmak istiyorum.

Nedir bu G noktası? Yenir mi? İçilir mi? Neye yarar? Yoksa şehir efsanesi midir?

Hayır değildir, vardır ve gerçektir ancak sorun şu ki her kadında yoktur! Tanrı’nın sevdiği kullarına bir lütfudur!

G noktası gerçekte klitorisin bir uzantısıdır! (Klitoris ne mi? Açta biraz kitap oku cahil!)

G noktası, içeriye doğru uzamış ve bir yol bulup zevk aldırgacın duvarından kafasını çıkartmayı başarmış minicik bir klitoris parçasıdır hepsi bu! Tıpkı karı delip geçen bir kardelen çiçeği misali.

Zevk aldırgacınız yolu ile orgazm olabiliyorsanız G noktanız var demektir. Yok, eğer olamıyorsanız G noktanız yok demektir.

G noktanız yoksa eğer üzülmeyin, alfabede bir sürü harf var, alın onlardan birini deneyin!

Yani sözün özü, G noktanız var diye şımarmayım, Allah’ın tokadı serttir bunu da unutmayın!

Biz erkekler için nasıl teselli ikramiyesi babında ebat değil işlev önemlidir yalanı uydurulmuşsa, siz kadınlar içinde benzer bir yalan var elbet. Orgazm olamıyorsanız, efendim neymiş, orgazm orada değil beyinde bitermiş! Yok artık daha neler! Adam sizin beyninizi mi düzüyor ki bu iş beyinde bitsin? Orgazm olamıyorsan G noktan yoktur, hepsi bu!

Şimdi G noktası ve ebat ne alaka diyebilirsiniz, dediniz mi yoksa?

O minicik noktaya zevk verdirgecin yeterince baskı yaparak sürtünmesi gerekir ki orgazm olabilesiniz. E adam gibi baskı yapabilmesi içinde adam gibi, pardon hayvan gibi ebatta olması gerekir şekerlerim!

Şimdi soruyorum siz, lütfen dürüst olun, yalana dolana kaçmayın;

Ebat mı? İşlev mi?

Değil mi ama?

Birlikte olduğunuz partnerinizin ebadı küçük mü? İki çözüm yolu var;

Birincisi; basın tekmeyi gitsin, büyük ebatlı birini bulun!

Eğer bu mümkün değil diyorsanız bir sex shop’a uğrayın ve istediğiniz boy ve renkte bir hatta birkaç vibratör alın, alırken titreşimli olanları tercih edin. Yok, utanırım gidemem diyorsanız internet üzerinden verin siparişi anında adrese teslim. Yok, buna verecek para nerde diyorsanız koşun gidin bir manava, istediğiniz ebatta bir muzun sizi uçuracağından şüphe duymayın!

Ama salatalık, havuç gibi kırılgan sebzelerden uzak durun, demedi demeyin, büyük sözü dinleyin!

BÖLÜM 2: ERKEK NEDEN ALDATIR?

En çok merak ettiğiniz konu bu değil mi? Niye? Niye? Niye diye diye yediniz bitirdiniz kendinizi. Alın size o çok merak ettiğiniz cevap!

Giriş bölümünde dedim size, biz cennetten geldik diye. Ve yine dedim ki Havva anamız yüzünden Cennet’ten kovulduk. Şimdi diyeceksiniz ki bunların erkeklerin aldatmasıyla ne ilgisi var? Çok ilgisi var, az sonra!

-Necati bana bunu nasıl yaparsın!?

Necati yataktadır, kıllı ve şekilsiz vücudu çırılçıplaktır ve çarşafı üzerine çekmiş haldedir, yanında yatan çıplak kadın, eş tarafından basılmanın verdiği dayanılmaz hazzı tatmaktadır. (kadınlarda böyle bir tripte vardır ve ilginçtir, başkasına ait olan erkeği elde etmekten tuhaf bir haz duyarlar)

Necati’nin eşi, yatakta ki kadına güzellikte on basar, ama Necati o çirkin kadına basmayı tercih etmiştir bir kere. Necati’nin eşi içinden şunu demektedir,

-Abi bende olmayıp bu şıllıkta olan nedir yaaa!? Şu aşiftenin haline bak folloş olmuş resmen yaaaaa! Ay midem kalktı kusucam şimdi!

Ve Necati beklenen savunmayı yapar, savunma yapacak halde olmamasına rağmen,

-Şeytana uydum karıcığım ne olur affet beni!

“Şeytana uydum!” hadi ya!

Şeytana uyan ilk insan Havva anamızdır. Cennette şeytan tarafından kandırılmış ve ona uyup Adem babamızı aldatmıştır. Yasak ağacın meyvesini yiyelim derken, kol gibi girmiş, kendilerini Dünya’nın çorak topraklarında sürterken bulmuşlardır.

İşte erkek bu yüzden aldatır, ilk aldatmanın intikamını almak için!

Düşünsenize, bizler Cennet’te kalsaydık ve orda çoğalıp yaşıyor olsaydık ekmek elden su gölden huriler tanrıdan, canavar gibi yaşıyor, gül gibi geçinip gidiyor olacaktık.

Ama şimdi öyle mi? Bir kadının işgüzarlığı yüzünden resmen sürünüyoruz be! Bunun intikamı alınmaz, hesabı sorulmaz da ne yapılır?

Aldatırsan, aldatılırsın işte o kadar!

Şimdi kendinize sorun bakalım, erkekler aldatmakta haklı mı değil mi?

Hadi oradan! Dürüst olun! Kendinize yalan söylemeye ne kadar da meraklısınız böyle.

Elbette tek sebep bu değil, erkeğiniz sizi aldatıyorsa suçu önce kendinizde arayın! Bir erkek durduk yerde aldatmaz, siz ona yeterince heyecan veremiyorsanız, onun gözüne hoş gözükmek yerine pespaye halde etrafında dolanıyorsanız, yatakta kazık gibi yatıyorsanız e insaf be güzel kardeşim! Adam ne yapsın?

-Ay Necati napıyosun sen yaaaa, çek şunu ağzımdan iğrençsin yani!

-Ama hayatım bunu da denemek gerek, valla çok hoşuna gidecek.

-Çek dedim şunu, valla çeker kopartırım demedi deme!

-Peki.

Aradan geçen belirli bir sürenin akabinde olay gelişmeye devam ededurur;

-Necati Allah aşkına söyler misin o orospuda ne duldun? Ondan olupta bende olmayan ne vardıda beni aldattın ha şerefsiz?

-Ama aşkım ağzına alıyordu!

-Necati?

-Efendim canım?

-Allah belanı versin!

-Peki.

Bu duruma düşmek istemiyorsanız alın abi ne olacak, belki hoşunuza gidecek, ki gidecek zaten! Onunla devamlı flört eder vaziyette olun, seksi iç çamaşırları giyin, yatakta kerestelik kütük gibi yatmayın, aktif canlı heyecanlı olun, fantezi dünyanızı geniş tutun, güzel giyinin, hoş kokular sürünün, kadınlar için Taoucu seks kitabını okumayı ihmal etmeyin.

Ya da aldatılmanın dayanılmaz hafifliğini tadın, tadın ki aklınız başınıza gelsin!

BÖLÜM 1: ERKEK DİLİ

Dil derken ağzın içinde bulunan ve yalamak için kullanılan uzvu kastetmiyorum, o konuya sonra değineceğim merak etmeyin.

İlk erkek olan ve “İnsan” olarak yaratılan Adem babamız, yaratılan ilk kadın olan Havva anamızdan o kadar çok çekmiştir ki, artık ona karşılık vermek ya da laf atlatmaya çalışmak yerine sessiz kalmayı yeğlemiştir. Bu durumun doğal sonucu olarakda, zamanla kelime haznesi daralmış, bir cümle kurmak için kullandığı metre kareye düşen kelime miktarı oldukça azalmıştır. (Bu tarihlerden sonra “insan” özelliğimizi kadın zulmünden dolayı kaybetmeye başladık ve git gide hayvanlaştık efendim)

Ve Adem babamız, ne derse desin zaten anlamayan Havva anamızın dırdırından kurtulmak için olsa gerek, bir nevi gizli bir dil oluşturmuştur! (tarihsel kayıtlar ve eldeki veriler öyle diyor, nerden çıktı bu deyip adamın asabını bozmayın)

Diğer taraftan kuşaktan kuşağa ve genetik olarak aktarılan bu gizemli dilden bir haber yaşayan kadınlar, erkeklere anlaşılması mümkün olmayan, hayatı zorlaştırmayı kendilerine iş edinmiş varlıklar gözüyle bakmışlardır!

Yeri gelmişken bir kez daha deklare ediyorum ki, biz varlık değil düpedüz hayvanız, bu bundan sonra böyle biline!

İlerleyen sahifelerde bu gizemli dile ait yeterince bilgi birikimine kavuşacaksınız, acele etmeyin adam gibi sıraya geçin.

GİRİŞ

Bir erkeği herhangi bir hayvandan ayıran tek bir fark vardır; konuşmak!

Evet, her erkek konuşur (dilsiz değilse) ama kadınlar bunu çok iyi bilirler ki, boş konuşur!

Size bir erkek olarak tüm sırlarımızı hiçbir şeyi gizlemeden vereceğim, vereceğim çünkü biz erkeleri artık anlamanız gerekiyor. Ve hiç bir kadından artık “bu erkeleri hiç anlamıyorum” türünden herhangi bir cümle duymak istemiyorum, iyice kabak tadı verdiniz!

Çok klişe bir laf vardır; “erkekler Mars’tan, kadınlar Venüs’ten gelmiştir” diye. Yalan! Ne biz Mars’tan geldik ne de siz Venüs’ten. Hepimizin kökeni aynı aslında; bizler Cennet’ten geldik! Çok pardon dilim sürçtü bir an, gelmedik düpedüz kovulduk! Orda bile rahat duramadık, kıçımız başımız ayrı oynadı!

E peki neden kovulduk?

Bir “kadının” şeytana uyması yüzünden! Ve hepimiz şeytana uyan o ilk kadın yüzünden Dünya denen bu sefil yerde resmen sürünüyoruz!

Sahi, bu kadınları kandırmak ne kadarda kolay değil mi? Tanrı onları kandırılsınlar diye yaratmış adeta, hatta öyle ki onları kimse kandırmazsa, kendi kendilerini kendi yalanlarıyla kandırmaktan asla geri durmazlar!

Ah, çok pardon ben siz kadınlara sizi değil, biz erkek denen mahlûkları size anlatacaktım değil mi? Kendimi kaybettim bir an çok özür dilerim.

Ve şunu asla unutmayın ki bu kitap size yapılmış en büyük kıyaktır! Ya bu kıyağın değerini bilip gereğini bundan sonra layığı ile yerine getirin, ya da acı çekmeye devam edin, aksi halde size acırsam namerdim!

Çoluğun çocuğunda bu kutsal kitaptan feyz alma ihtimalini göz önünde bulundurarak, kitap boyu “penis”, “vajina” ya da türevi olan herhangi bir kelime telaffuz etmeyeceğim. Bunun yerine penis için “zevk verdirgeç” vajina için “zevk aldırgaç” tabirlerini tercih edeceğim. (Hayır efendim Türk dil kurumunda falan çalışmıyorum, arka cenahta bulunan muhtelif bir organınızdan uydurmayın)

Sanıyorum bu giriş yeterli, şimdi belli bir sıralamaya tabi olmayan maddeler halinde, aklıma estiğince “erkek” denen insanımsı hayvanı anlatmaya başlayabilirim.